8 Temmuz 2013 Pazartesi

Günün Filmi / Safe Haven




  Blog oluşturmaktaki amacımın bir şeyler paylaşmak olduğunu söylemiştim ya, sık sık günün filmini ve günün kitabını paylaşacağım sizlerle (benim gözümde tabi ki.) Bu günün filmi veya günün kitabı güncel şeylerden olmayacak, sadece ruh halime göre seçeceğim filmler ve kitaplar olacak. Ben eleştirmen, sinema öğrencisi falan da değilim bu arada. Sadece kendi çapımda bir şeyler yazmaya çalışacağım. Umarım zevklerime ve yorumlarıma güvenip beni dinlersiniz :):)
  Günün şanslı filmi ise bol bol romantizm kokan bir film: Save Haven. Bu filme ise şans eseri rastlayıp izledim. Film başlarken önce meraklandırıyor. Hareketli, heyecanlı bir giriş yapıyor. Bu esnada sadece romantik-dram-komedi severlere değil de, heyecan, gerilim severlere de hitap ettiğini gösteriyor. Sonrası genç bir kadının kendini bulma, tanıma, sınama ve değiştirme aşamalarının bir derlemesi gibi. Ayrıca kitabın bir Nicholas Sparks romanı olduğunu da belirtmek isterim. Yazarımızı bilen bilir. Mükemmel senaryoları, kitapların vardır. The Notebook, Dear John, A Walk to Remember, Lucky One bunlardan yalnızca bir kaçı. Yani filmimizin asıl kahramanlarının karakterlerini, kişiliklerini, ruh hallerini bu filmlerden yalnızca birini bile izlemiş olan kişi, az da olsa tahmin edebilir. Bilmeyenlere karakterleri özetlemek gerekirse tek cümle kullanabilirim. Salt sevgi dolu insanlar… Bu filmimizde ise baştan sona sevgi dolu ana karakterler görüyoruz. Bayan ana karakterimiz bize kendiyle ilgili merak ettiren şeyler izlettiriyor. Onun hakkında daha çok şey bilmek istiyoruz izlerken. Aslında filmi izlettiren bu bayan karakterimiz oluyor. Erkek ana karakterimiz ise baştan sona kadar filme adını veren güvenli liman olduğunu bize gösteriyor. Sevgi dolu, güçlü, güven veren ve bir o kadar da acı çekmiş…



Erkek ana karakterimizin bir diğer özelliği de mükemmel bir baba olması. Baba sıfatını taşıyan bir karakter ise zaten güven dolu olmak zorunda.
  Ve beni benden alan asıl şey, filmimizin mekanının Southport adında şirin mi şirin bir liman kasabasında geçmesi… Filmi izleyince ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Her şeyi bırakıp gidilebilecek bir yer.





Ve son olarak filmin sonu… Filmin sonunda tüyleriniz diken diken olacak. Akıllıca düşünülmüş. Sanki filmin sonuna nasıl damga vururuz diye düşünmüşler. Duygusal ve bir o kadar da keskin bir son. O yüzden şu an film izlemeyi düşünen kim varsa, bu filmi ona öneriyorum. Umarım siz de beğenirsiniz JJ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder