Blog oluşturmaktaki amacımın bir şeyler
paylaşmak olduğunu söylemiştim ya, sık sık günün filmini ve günün kitabını
paylaşacağım sizlerle (benim gözümde tabi ki.) Bu günün filmi veya günün kitabı
güncel şeylerden olmayacak, sadece ruh halime göre seçeceğim filmler ve
kitaplar olacak. Ben eleştirmen, sinema öğrencisi falan da değilim bu arada.
Sadece kendi çapımda bir şeyler yazmaya çalışacağım. Umarım zevklerime ve
yorumlarıma güvenip beni dinlersiniz :):)
Günün şanslı filmi ise bol bol
romantizm kokan bir film: Save Haven. Bu filme ise şans eseri rastlayıp
izledim. Film başlarken önce meraklandırıyor. Hareketli, heyecanlı bir giriş
yapıyor. Bu esnada sadece romantik-dram-komedi severlere değil de, heyecan,
gerilim severlere de hitap ettiğini gösteriyor. Sonrası genç bir kadının kendini
bulma, tanıma, sınama ve değiştirme aşamalarının bir derlemesi gibi. Ayrıca
kitabın bir Nicholas Sparks romanı olduğunu da belirtmek isterim. Yazarımızı bilen bilir.
Mükemmel senaryoları, kitapların vardır. The Notebook, Dear John, A Walk to
Remember, Lucky One bunlardan yalnızca bir kaçı. Yani filmimizin asıl
kahramanlarının karakterlerini, kişiliklerini, ruh hallerini bu filmlerden
yalnızca birini bile izlemiş olan kişi, az da olsa tahmin edebilir. Bilmeyenlere
karakterleri özetlemek gerekirse tek cümle kullanabilirim. Salt sevgi dolu
insanlar… Bu filmimizde ise baştan sona sevgi dolu ana karakterler görüyoruz. Bayan
ana karakterimiz bize kendiyle ilgili merak ettiren şeyler izlettiriyor. Onun hakkında
daha çok şey bilmek istiyoruz izlerken. Aslında filmi izlettiren bu bayan
karakterimiz oluyor. Erkek ana karakterimiz ise baştan sona kadar filme adını
veren güvenli liman olduğunu bize gösteriyor. Sevgi dolu, güçlü, güven veren ve
bir o kadar da acı çekmiş…
Erkek ana karakterimizin bir diğer özelliği de
mükemmel bir baba olması. Baba sıfatını taşıyan bir karakter ise zaten güven
dolu olmak zorunda.
Ve beni benden alan asıl şey, filmimizin
mekanının Southport adında şirin mi şirin bir liman kasabasında geçmesi… Filmi
izleyince ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Her şeyi bırakıp
gidilebilecek bir yer.
Ve son olarak filmin sonu… Filmin sonunda tüyleriniz
diken diken olacak. Akıllıca düşünülmüş. Sanki filmin sonuna nasıl damga
vururuz diye düşünmüşler. Duygusal ve bir o kadar da keskin bir son. O yüzden
şu an film izlemeyi düşünen kim varsa, bu filmi ona öneriyorum. Umarım siz de
beğenirsiniz JJ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder